//-->

Orhan Veliye Havadisler

Orhan Veliye Havadisler

Nereden başlasam
Nasıl anlatsam bilmiyorum
Neresini tutsam elimde kalıyor şu İstanbul’un
Yaşasaydın da, görseydim seni
İstanbul’u dinliyorsun
İyi ediyorsun
Hem de gözlerin kapalı ha…!
Bak bunu iyi etmiyorsun

Uzun zaman oldu öleli
Bir İstanbul sevdalısı olarak
Merak ediyorsundur İstanbul’u
Dinle öyleyse

Karşı komşum Ökkeş
Eve sarhoş gelmiş
Karısı çığlık çığlığa
Sokağa zor atmış kendini
Önce klip çekiyorlar sandım
Yürüyorum dikenlerin üstünde şarkısına
Sonra anladım ki
Kaçarken ayakkabılarını giyememiş zavallı
Ayaklarına taş batmış
Hem de kanamış
Sürekli zıplayışı işte bundanmış

Üst kattaki komşum
İsmi önemli değil
İlkokul öğretmeni kendisi
Mürekkep yalamış adam
Kırk sekiz saattir teybin sesini kapatmadı
Piç etti hafta sonunu be usta
Dinlediği şarkıların hepsi arabesk
Sen şimdi arabeskinde ne olduğunu bilmezsin ya
Neyse
Daha senin bilmediğin neler çıktı be usta
Anlatsam yüreğine oturur
Sana kıyamıyorum
Kıyamıyorum ama
Bunları bilmekte hakkın yani

Alt katında meyhane ki sorma gitsin
Bardak sesleri sarhoş naralarına
Tabak sesleri zoraki atılan kadın kahkahalarına karışıyor

Yanlış anlama usta
Bir ben değilim
Etrafı sarılmış olan
Bütün İstanbul kuşatma altında

Bak mesela
Senin zamanında sadece köpekler havlardı değil mi
Şimdi arabalarda köpek gibi havlıyorlar
Gerçek köpekler fazla direnemedi
Kısa zamanda havlu attılar

Bir düşün usta
Bir düşün
Taksim meydanında otomobiller
Eşek gibi anırıyor
İt gibi havlıyorlar
Taksim ki senin zamanında
Kravatsız çıkılmazdı
En büyük erdemdi saygı
Kimse kimseden rahatsız olmazdı

Ah ustam ah
Kusura bakma
Senide üzüyorum ama
Bir duysan
Bir duysan şu İstanbul’dan gelen sesleri
Öldüğüne sevinirsin

Siren sesleri
Silah sesleri
Ambulans sesleri
Bunlara eşlik eden havai fişekler
Evlerde uykusuz insanlar
Fal taşı olmuş gözleri
Darmadağınık döşekler

Evet usta
İstanbul’u dinliyoruz
Ve işte bu yüzdendir ki
Hiç ama, hiç uyuyamıyoruz

Senin zamanında
Aheste çekiliyordu kürekler ki
Mehtap uyanmasın
Rivayet değilse eğer
Şimdilerde mehtabı pavyona düşürmüşler
Sarhoş masalarına meze olmuş zavallı

Yani benim güzel ustam
Desem ki şimdi ben
İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı
İsmail Dümbüllü kadar komik olurum
Gülerler bana be usta
Gülerler bana

Yanlış anlama usta
Senin kadar olmasam bile
Kırk yıllık İstanbul’luyum bende
Bakırköy’lüyüm
Bilirim küreklerin aheste çekildiği günleri
Yoksa bu kadar ağırıma gider miydi?
Böyle ağlamaklı olur muydum yoksa
Ağrıma gidiyor usta
Ağrıma gidiyor işte

Hadi bülbül kalmadı
Nazik hayvanlar
İstanbul’un bu haline fazla dayanamadılar
Tamam onu anlarım ama
Martılar nereye gitti usta
Martılar nereye gitti

Usta
Başını ağrıttım
Kusura bakma
Benden bu kadar
Burası oldukça kalabalık
Etrafımda bana gülüşüyorlar
Bakırköy’lüyüm dedim ya
Deli sanıyorlar
Delinin zoruna bak
Ölüyle konuşuyor diyorlar

Anlamıyorlar usta
Anlamıyorlar işte
İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı
Diyebilseydim keşke

SEYİT KARAKAŞ

Bir Garip Yolcu

Ana Sayfa
Profilim
Arşiv

Reklamlar

Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.

Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa...
......................................................
Yüreklerin karartılıp satıldığı
Ve aşkların
Buruşturulup atıldığı akşamlarda
İnanç ki yenilmez kılar insanı
O sudan ve demirden sevda
Resimlerde renklere sorar yaşamı
Günleri şiirlere böler ufuklarda

İşte bizimle güzelleşen her şey
Yine bir dostluk
Bir aşk sıcaklığında
Bitmedi daha sürüyor o kavga
Ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.

ADNAN YÜCEL


/* Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol